Erişilebilirlik Bilgi Notu (Özlem KARA)

Ct, 12/24/2022 - 14:35 tarihinde GörevHukukYönetici tarafından gönderildi

 

5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'un geçici 3. maddesinde 7417 sayılı Kanun'un 47.  maddesi ile gerçekleştirilen değişiklik Üzerine Bir Değerlendirme

 

Avukat Özlem KARA

 

 

Bilindiği üzere 07.07.2005 tarih ve 25868 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'un geçici 3. maddesinde neredeyse her yıl kanun koyucu tarafından gerçekleştirilen yasa değişiklikleri ile erişilebilirlik standartlarıyla ilgili düzenlemelerin yaşama geçmesi olanaksızlaştırılmaktadır.

Bu çalışma ile yukarıda sözü edilen değişiklik nedeniyle özellikle Anayasa’da güvence altına alınan temel haklar yanında,  mevcut yasal düzenlemeler ve Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’nin Erişilebilirlik başlığı altında düzenlenen 9. Maddesi ışığında bir değerlendirmeye yer verilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Engellilik, erişilebilirlik, ayrımcılık,  eşitlik, erişilebilirlik standartları, denetim

5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'un geçici 3. maddesinde, önce 7333 sayılı kanunla 2021 yılında yapılan düzenleme ile yasa koyucu tarafından, toplu taşıma araçlarındaki erişilebilirlik standartlarına yönelik, öngörülen 3 yıllık süre, 1 yıl uzatılmış, sözü edilen süre Temmuz 2022 tarihinde sona ermiştir.

Bu kez, 05.07.2022 tarih ve 31887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7417 sayılı kanunun 47. Maddesi ile erişilebilirlik denetleme standartları yeniden düzenlenerek, değiştirilmiş bulunmaktadır. Buna göre:

"Geçici Madde 3- Büyükşehir belediyeleri ve belediyeler, şehir içinde kendilerince sunulan ya da denetimlerinde olan sürücü koltuğu hariç dokuz veya daha fazla koltuğu bulunan araçlarla sağlanan toplu taşıma hizmetlerinin engellilerin erişilebilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alır. Mevcut özel ve kamu toplu taşıma araçları, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren sekiz yıl içinde, sürücü koltuğu hariç dokuz ila on altı oturma yeri olan araçlarla verilen toplu taşıma hizmetleri, turizm taşımacılığı yapılan araçlarla sağlanan taşıma hizmetleri ve özel ve kamu şehirler arası toplu taşıma hizmetleri ile yolcu gemileri 7/7/2018 tarihine kadar engelliler için erişilebilir duruma getirilir."

7417 sayılı kanunun 47. Maddesinde ise yukarıya alıntısı yapılan geçici 3. Maddenin 6. Fıkrası 3. Cümlesinde izleme ve denetleme birimlerinin 4 yıl süre verebileceğine ilişkin zaman, 8 yıl olarak yeniden düzenlenmiştir.

Maddenin 7417 sayılı kanunun 47. Maddesindeki düzenlemesinden önceki düzenlemesi ise,

"(Ek fıkra: 4/7/2012-6353/34 md.) Bu Kanunun geçici 2 nci maddesi ile bu maddede belirtilen erişilebilirlik standartlarının ve yükümlülüklerinin uygulanmasının izlenmesi ve denetimi her ilde Aile ve Sosyal Politikalar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile engelliler ile ilgili konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından yapılır. İhtiyaç halinde birden fazla komisyon kurulabilir. Denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının sahiplerine eksikleri tamamlaması için birinci fıkrada belirtilen sürenin bitiminden itibaren dört yılı geçmemek üzere ek süre verilebilir."şeklindedir.

Yukarıda yer verilen ilgili maddenin son düzenlemesi ise;

"Denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının sahiplerine eksikleri tamamlaması için birinci fıkrada belirtilen sürenin bitiminden itibaren sekiz yılı geçmemek üzere ek süre verilebilir."şeklindedir.

            İfade edilen düzenleme ile, yasa koyucu tarafından erişilebilirlik standart ölçeklerinde ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının sahiplerine 7417 sayılı kanunla birlikte 8 yıl süre verilebileceği düzenlenmiş olmakla,  erişilebilirlik standartlarının temini için doğrudan süreyi uzatmak yerine, kanunun başka bir kısmına atıf yapılarak, erişilebilirlik denetlemesi yapılan alanlarda tespit edilen kusurlar için bundan sonraki süreçte 8 yıla kadar sürenin uzatılması yoluna gidilmiş olması,  5378 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 2005 yılından buyana geçen süre değerlendirildiğinde, herhangi bir nesnel ölçüt olmaksızın ve orantısız şekilde bir tasarrufta bulunularak, engelli kişilerin diğerleriyle toplum yaşamına tam ve etkin katılımlarının sağlanması için esas olan erişim hakkının kullanılmasını  “olanaksız” duruma getirmiş bulunmaktadır. 

Başka bir ifade ile sözü edilen yasal değişiklik yoluyla, yaptırımla desteklenmeyen ve sürekli olarak uzatılan sürenin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçte de denetimi işlevsiz hale getirmesi, engelli bireylerin “eşit” yurttaşlar olarak, yaşama haklarının, ellerinden alınması sonucunu doğurmuştur.

-Belirtmek isteriz ki, 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun'un  Amaç başlığını taşıyan 1. maddesinde;

         "Bu Kanunun amacı; engellilerin temel hak ve özgürlüklerden faydalanmasını teşvik ve temin ederek ve doğuştan sahip oldukları onura saygıyı güçlendirerek toplumsal hayata diğer bireylerle eşit koşullarda tam ve etkin katılımlarının sağlanması ve engelliliği önleyici tedbirlerin alınması için gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamaktır." olarak belirtilmekte,

         -Aynı Kanun'un Tanımlar başlığını taşıyan 3/d bendinde engelliliğe bağlı ayrımcılık;

          d) Engelliliğe dayalı ayrımcılık: Siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya başka herhangi bir alanda insan hak ve temel özgürlüklerinin tam ve diğerleri ile eşit koşullar altında kullanılması veya bunlardan yararlanılması önünde engelliliğe dayalı olarak gerçekleştirilen her türlü ayrım, dışlama veya kısıtlamayı,"şeklinde,

          -Erişilebilirlik ve Erişilebilirlik Standartları tanımlarına yer verilen f ve g bentlerinde ise;

          f) Erişilebilirlik: Binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasını,

          g) Erişilebilirlik standartları: Türk Standartları Enstitüsünün erişilebilirlikle ilgili yayımladığı standartları,"şeklinde tanımlanmaktadır.

          -TS 9111 numaralı standartta ise ulaşılabilirlik  ‘Herkesin, istediği her yere ve her hizmete ulaşabilmesi ve bunları kullanabilmesi olarak tanımlanmıştır. Ulaşılabilir yapılı çevre, yaşamın tüm alanlarındaki hak ve hizmetlere ulaşabilmek ve bunlardan yararlanabilmek anlamı taşımaktadır.

  -Kanun'un 4. maddesinde, engelliliğe dayalı ayrımcılık yapılamayacağı ve  ayrımcılıkla mücadelenin  engellilere yönelik politikaların temel esası olduğu hüküm altına alınmıştır.

Binalar ve diğer sosyal ve kültürel alt yapı alanlarının ve toplu taşım araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun duruma getirilmesi için öngörülen standartların sağlanmasıyla yükümlü bulunanlara yönelik gerçekleştirilecek denetimlerde ilgililere, uygunluğun sağlanması için yasayla getirilen değişiklikle sekiz yıla kadar süre tanınabilecek olması,  engellilerin engelli olmayan insanların yararlandığı hak ve özgürlüklere erişmelerini, yaşamlarını diledikleri gibi sürdürmelerini ve yaşam olanaklarını iyileştirmelerini neredeyse imkânsızlaştırmaktadır. Her yönüyle toplumsal yaşamda yer almak engelli bireylerin de hakkıdır ve bu özel bir ihtiyaç olarak görülemez.

Aşağıda yer verilen Anayasa hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, sözü edilen yasal düzenleme, Anayasa’ya açıkça aykırılık taşımaktadır.

          Engelli kişiler, çeşitli nedenlerle sahip oldukları fiziksel, zihinsel, duyusal ya da düşünsel özelliklerinden dolayı,  çevresel etkenlerle  çeşitli şekillerde etkileşimleri nedeniyle, toplum yaşamına engeli olmayan bireylerle eşit koşullarda katılamamakta, kendilerine yönelik  olumsuz  toplumsal tutum ve önyargılar nedeniyle de dışarıda bırakılmaktadırlar. Devletlerin, ifade edilen bu olumsuzlukların ortadan kaldırılabilmesi amacıyla, koruma, yerine getirme ve saygı gösterme yükümlülükleri başta olmak üzere, engelli kişilerin temel insan hak ve özgürlüklerini, diğer bireylerle eşit şekilde kullanabilmelerini güvence altına alma yükümlülükleri bulunmaktadır.

          Sözü edilen değişiklik, aşağıda ifade edilen Anayasa hükümlerine aykırı olması yanında, Anayasa ile düzenleme altına alınan ve çerçevesi belirlenen devlet yükümlülükleriyle de çelişki oluşturmaktadır.

          “Erişilebilirlik, Engelli kişilerin fiziki çevreye, ulaşım hizmetlerine, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemlerine ve diğer imkân ve hizmetlere başkalarıyla aynı şartlarda erişebilmesini ifade eder. Erişilebilirlik sosyal, kültürel ve ekonomik yaşama katılabilmenin ve Anayasada tanınan tüm hak ve özgürlüklerden yararlanabilmenin ön koşuludur. Engelli bireylerin yaşama etkin katılımı için ön koşul, karşılaştıkları engellerin kaldırılmasıdır. Engellerin kaldırılmasının da ilk basamağını erişebilirlik oluşturmaktadır. Zira,  engelli bireyin yaşama tam ve etkin katılabilmesi için öncelikle yaşadığı konutun dışına çıkabilmesi gerekir. Konut dışı kamuya açık alan, kamu hizmeti verilen alan engellilerin erişebilirliğine uygun değilse, engelliler açısından temel insan haklarından yararlanma süreci de işleyemez”.

-Öncelikle, Anayasa'nın 2. maddesinde vurgulanan sosyal devlet ilkesi, engellilerin maruz bırakıldıkları ayrımcılık nedeniyle ortaya çıkan ihlallerin giderilmesini gerekli kılmaktadır. Engelli kişilerin insan onuruna yaraşır bir yaşama sahip olabilmelerinin sağlanması, bu madde kapsamında devlet yönünden yükümlülük anlamı taşımaktadır.

-Yine Anayasa'nın 5. maddesi, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmayı, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmayı Devletin temel amaç ve görevleri arasında saymaktadır.

- Bu durum karşısında, engellilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesi, hak ve özgürlüklere ulaşmalarının önündeki her türlü engelin kaldırılması Devletin anayasal bir ödevidir.

- Anayasa'nın 'Kanun önünde eşitlik' ilkesini düzenleyen 10. maddesine, 7.5.2010 günlü, 5982 sayılı Kanun ile eklenen üçüncü fıkrayla, özürlüler için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı belirtilerek, Anayasa'nın 5. maddesiyle Devlete yüklenen bu yükümlülüğün, engelli bireyler yönünden pekiştirilmiş olduğu açıktır.

Anayasa’nın Kişinin Dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı başlığı altında düzenlenen 17. Maddesi ile;

Herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu hüküm altına alınmıştır.

Kişinin maddi ve manevi varlığının geliştirilebilmesi şüphesiz temel bir insan hakkı olan erişim hakkından bağımsız düşünülemez. Toplum yaşamına engeli olmayan bireylerle eşit koşullarda katılamayan, binalara, açık alanlar, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojilerinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmadığı bir durumda, bireylerin maddi ve manevi varlıklarının geliştirilemeyeceği tartışmasızdır.

Ayrıca, Anayasa’nın Sosyal Güvenlik bakımından özel olarak korunması gerekenler başlığı altında düzenlenen 61/2. Fıkrasında; Devletin, sakatların korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alacağı kabul edilmişken,  

7417 sayılı Kanun’un 47. Maddesi ile 5378 sayılı Kanun’un geçici 3. Maddesinde, herhangi bir ölçüt ve nesnel kriter getirilmeksizin doğrudan,

Bu maddede belirtilen erişilebilirlik standartlarının ve yükümlülüklerinin uygulanmasının izlenmesi ve denetimi her ilde Aile ve Sosyal Politikalar, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, İçişleri, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlıkları ile engelliler ile ilgili konfederasyonların temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından yapılır. İhtiyaç halinde birden fazla komisyon kurulabilir. Denetim sonucunda ilgili belediye ve kamu kurum ve kuruluşları ile umuma açık hizmet veren her türlü yapıların ve açık alanların malikleri ile toplu taşıma araçlarının sahiplerine eksikleri tamamlaması için birinci fıkrada belirtilen sürenin bitiminden itibaren sekiz yılı geçmemek üzere ek süre verilebilir." Şeklindeki düzenleme ile, yetki kullanımını genişletilmiş olması, yaptırımla desteklenmeyen denetimin işlevsiz olduğu anlamı taşımakla birlikte, Anayasal hükümlere aykırıdır.

-Anayasa’nın, Yerleşme ve seyahat hürriyeti başlığı altında ve Seyahat Hakkının düzenlendiği 23. Maddesinde;  Herkesin, yerleşme ve seyahat hürriyetine sahip olduğu hüküm altına alınmış ve seyahat hürriyetinin, ancak suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek; amaçlarıyla kanunla sınırlanabileceği düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen değişiklik içeren yasa hükmü, erişilebilirlik standartlarına uygun düzenlemeler gerçekleştirilmediği sürece, engelliler yönünden, seyahat hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmakta olup, bu şekliyle Anayasa’nın ifade edilen bu hükmüne de açık aykırılık içermektedir.

Anayasa’nın, “ Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi” başlığı altında düzenlenen 42.  Maddesi “Çalışmanın herkes için bir hak ve ödev” olarak düzenlendiği 49. Maddesi ve “Herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu”’nun hüküm altına alındığı düzenlemeleri de doğrudan erişim hakkı ile kesişen ve erişilebilir standartlar yaşama geçirilmeksizin, kullanılamayacak temel haklardır.

Yine ifade etmek gerekir ki, Anayasanın 90. maddesinde, usulüne uygun olarak yürürlüğe giren, insan hak ve özgürlüklerine yönelik uluslararası antlaşmaların kanun hükmünde olduğu ve sözü edilen bu sözleşmelerle ilgili kanun hükmünün çelişmesi halinde ise, sözleşme hükmünün uygulanması gerekeceği hüküm altına alınmıştır. Bu kapsamda, gerçekleştirilen kanuni düzenleme, halen Türkiye'nin tarafı olduğu, uluslararası sözleşmelerle de çelişmekte olup, uygulanması Anayasa'nın 90. maddesiyle belirlenen esaslara da aykırılık oluşturmaktadır.

-Diğer taraftan, 5825 sayılı Kanun ile onaylanarak uygun bulunan Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinin (EHS) 3. Maddesinde, engelliliğe dayalı ayrımcılık yapılması yasaklanmış; 4. Maddesinin (1) numaralı fıkrasında, taraf devletlerin, engelliler aleyhinde ayrımcılık teşkil eden yürürlükteki hukuk kurallarını, düzenlemeleri, gelenekleri ve uygulamaları değiştirmek veya ortadan kaldırmak için gerekli olan, yasama faaliyetleri dâhil uygun tüm tedbirleri almakla yükümlü oldukları, belirtildikten sonra aynı maddenin  (2) numaralı fıkrasında da taraf devletlerin, engellilerin ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan tam olarak yararlanmalarını aşamalı olarak sağlayacakları düzenlenmiştir.

Sözleşmenin Erişilebilirlik başlığını taşıyan 9. Maddesinde; Taraf Devletlerin engellilerin bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımını sağlamak ve engellilerin diğer bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dâhil olacak şekilde bilgi ve iletişim olanaklarına, hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka açık diğer tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için uygun tedbirleri alacakları, Erişim önündeki engellerin tespitini ve ortadan kaldırılmasını da içeren bu tedbirlerin, (a) Binalar, yollar, ulaşım araçları ve okullar, evler, sağlık tesisleri ve işyerleri dâhil diğer kapalı ve açık tesisler; (b) Elektronik hizmetler ve acil hizmetler de dâhil olmak üzere bilgi ve iletişim araçları ile diğer hizmetler.

İlgili maddenin 2. bendinde ise, Taraf Devletler aşağıdakileri gerçekleştirmek için de uygun tedbirleri alacaklardır denilerek, bu tedbirler sayılmıştır.

(a) Kamuya açık veya kamu hizmetine sunulan tesis ve hizmetlere erişime ilişkin asgari standart ve rehber ilkelerin geliştirilmesi, duyurulması ve bunlara ilişkin uygulamaların izlenmesi;

(b) Kamuya açık tesisleri işleten veya kamuya hizmet sunan özel girişimlerin engellilerin ulaşılabilirliğini her açıdan dikkate almalarının sağlanması;

(c) İlgili kişilerin engellilerin karşılaştığı ulaşılabilirlik sorunlarıyla ilgili olarak eğitilmesi

(d) Kamuya açık binalar ve diğer tesislerde Braille alfabesi ve anlaşılması kolay nitelik taşıyan işaretlemelerin sağlanması

(e) Kamuya açık binalara ve tesislere erişimi kolaylaştırmak için rehberler, okuyucular ve profesyonel işaret dili tercümanları dâhil çeşitli canlı yardımların ve araçların sağlanması

(f) Engellilerin bilgiye erişimini sağlamak için onlara uygun yollarla yardım ve destek sunulmasının teşvik edilmesi

(g) Engellilerin İnternet dâhil yeni bilgi ve iletişim teknolojilerine ve sistemlerine erişiminin teşvik edilmesi

(h) Erişilebilir bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemlerinin tasarım, geliştirme ve dağıtım çalışmalarının ilk aşamadan başlayarak teşvik edilmesi ve böylece bu teknoloji ve sistemlere engelliler tarafından asgari maliyetle erişilebilmesinin sağlanması taraf devletlere yükümlülük olarak getirilmiş bulunmaktadır.

Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Komitesi tarafından 2014 yılında yayınlanan 2 numaralı Genel Yorumda;       "Erişilebilirlik, engelli bireylerin bağımsız olarak yaşamaları ve topluma tam ve eşit olarak katılmaları için bir ön koşul olarak tanımlanmakta, fiziksel çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dâhil bilgi ve iletişime ve kamuya açık diğer tesis ve hizmetlere erişimleri olmaksızın engelli bireylerin içinde bulundukları topluma katılımda eşit fırsatlara sahip olamayacakları ifade edilmektedir.

 

Yukarıda yer verilen Genel Yorumda aynı zamanda, Sözleşmenin 9. Maddesinin 2. paragrafında, Taraf Devletlerin kamuya açık olan ya da sağlanan tesis ve hizmetlerin erişilebilirliğini geliştirmek, yaygınlaştırmak ve uygulamasını izlemek için alması gereken tedbirleri sıralamaktadır.

Bu standartların, engelli bireylerin hareket ve tabiiyet özgürlüğü (Mad. 18) çerçevesinde serbest hareket edebilirliği açısından karşılıklı işlerliğini sağlamak için diğer Taraf Devletlerin standartları ile uyumlu olması gerektiği belirtilerek,  Taraf Devletlerin ayrıca kamuya açık olan veya sağlanan tesisleri veya hizmetleri sunan özel kuruluşların, engelli kişilerin erişimine ilişkin bütün hususları dikkate almalarını sağlamak için tedbir (Mad. 9, para. 2 ( b ) almaları gerekliliğini belirtmektedir.  

Tün bu ulusal ve uluslar arası düzenlemelerden de açıkça anlaşılacağı üzere, bina ve diğer sosyal ve kültürel alt yapı tesisleri ile toplu taşıma hizmetlerinin, engellilerin erişim ve kullanımına uygun hale getirilmesi gerek Anayasa gerekse EHS'nin Devlete yüklediği engellilerin hak ve özgürlüklerinin kullanımının önündeki hukuki ve fiili engelleri kaldırma ödevinin bir gereği olduğu tartışmasızdır.

5378 Sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un geçici 3. Maddesine, 7417 sayılı Kanun’un 47. Maddesiyle getirilen değişiklik, yukarıda yer verilen ulusal ve uluslar arası düzenlemelere aykırı olup, engelli bireylerin, engeli olmayan bireylerle eşit koşullarda yaşama ve topluma bütünüyle ve etkin şekilde katılmalarını önleyen ve “engellilik temelinde” “ayrımcılık” içeren bir nitelik taşıması nedeniyle, kabul edilemez.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

-Anayasa https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.2709.pdf

-5378 Sayılı Engelliler Kanunu https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.5378.pdf                            

 BM Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi https://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/tr/content/132-engellilerin-haklarna-iliskin-sozlesme/

- BM Engelli Hakları Komitesi Genel Yorum NO.2 https://www.esithaklar.org/2017/10/birlesmis-milletler-engelli-haklari-komitesi-genel-yorum-no-2

-HÜSEYİN VAROL fiziksel erişilebilirliğin haklar açısından değerlendirilmesi, https://www.hukukihaber.net/fiziksel-erisilebilirligin-haklar-acisindan-degerlendirilmesine-dair-bir-deneme-makale,8831.html MAKALE

-TBB ENGELLİ HAKLARI KOMİSYONU KOLLEKTİF ( AĞUSTOS 2022 )